On üçüncü yüzyılda Avrupalı gezginlerin Mançu-Tunguz halklarından duydukları Şaman kelimesi daha sonra Sibirya sihirbazlarına v
erilen bir isim olarak yaygınlaşmıştır. Şamanizm ise genellikle Sibirya kavimlerinin din inançlarını ve bu inançlara bağlı olarak dini merasimlerini ifade eden bir terim olup, Kuzey Asya halkları arasında yaygın olan Şaman kelimesi etrafında kurulan, çoğunlukla dini karaktere sahip inançları ve bir takım faaliyetleri ifade için kullanılır. Çok geniş bir alana yayılan Şamanlık, Türk Moğol eski kültür tarihinde önemli yer tutar.
Çin kaynaklarından anlaşıldığına göre eski Orta Asya Şamanizminin temelleri Gök Tanrı, Güneş, yer, su, atalar ve ocak yani ateş kültleriydi. Bu bağlamda Asya halklarının inandığı Şamanlığın temelinde insan ve doğanın birlik ve beraberliği ve de uyumu düşüncesi yer alır. Evren, dünya, insan, hayvan ve bitkiler alemi bir bütün olarak düşünülür. Dünya ve Gök, yaratma eylemini birlikte iş birliği halinde gerçekleştirmektedir. Bunlar bütün varlıkların yaratıcısı olmalarından ötürü kutsaldır. İşte bu yüzden Asya'nın göçebe halklarında Gökle Yer Su'yu sayma ve bunlara saygı gösterme, bu göçebe halkların inanışlarının özünü oluşturuyordu. Dağın eteğinde ya da zirvesinde, nehrin yada gölün kıyısında, yolun ya da atın bağlandığı direğin yanında bir göçebenin kutsamayla eylemleri, tüm yaşamın ortak bir bilinci paylaştığı doğaya dönüktür. Şamanlıktaki bir diğer inanışta, insan neslinin sonsuz bir şekilde devamlılığı düşüncesidir. Şamanist olan birisi kendini baba, dede ve atalarına ait olan bir hayatın devamı olarak görür, bunları bilir ve sayar yani Atalar kültü hakimdir. Bununla birlikte söz konusu insan aynı zamanda kendi geleceğini de sonraki nesillerde görmektedir ki bu durum varoluşun ana anlamıdır. Bundan dolayı bu insanın görevi çocuk ve torunlarına toplumun en iyi yanlarını aşılayarak yetiştirmek ve hayata hazırlamaktır.
Şamanizm en eski inanç sistemidir. Türklerin, Moğolların ve Asya göçebelerinin eski dinidir. İnançlarına göre bir yanda gök yüzünü mesken tutmuş iyilik tanrıları, bir yanda yer altının karanlığına gömülmüş kötülük tanrılarının ve ağaçta, taşta, dağda, suda, ateşte, ayda, güneşte uyuyan ruhların varlığına inanırlar. Bu Tanrı ve ruhlarla insanlar arasında aracılık yapan kişilerdir Şamanlar. Eski Türklerde iyi ruh "Bay Ülgen", kötü ruh "Erlik" diye adlandırılmıştır. "Bay Ülgen" aynı zamanda iyi ruhların başında bulunan, onlara emir veren bir tanrıdır.
Tanrı ve en büyük semavi ruh, semanın en üst tabakasında bulunan insan şeklinde bir varlık olarak tasavvur edilmiştir. Gökte yaşadığına inanılan bu en büyük ruh, insanları, ovaları, ateşi, yeri, güneşi, ayı, yıldızları yaratmış, kainatın nizamını saşlamıştır. Yine Şamanist kavimlere göre, gökte ve yerde meydana gelen çeşitli tabiat olayları, birtakım ruh ve tanrıların eseri idi. Hastalık gibi ölüm de, onlara göre, kötü ruhların bir eseri sayılıyordu.
Ağaçlara, taşlara, su kaynaklarının etrafına bez bağlamak Şamanizm'de önemli bir ritüeldir. Gökteki Tanrılara beyaz, yer-su ruhlarına kırmızı, yer altı Tanrılarına ve ruhlarına ise siyah bez parçaları kullanılıyordu. Bu yolla, Tanrılara dilek ve isteklerini ilettiklerine inanıyorlardı.
Moğolistan'ın dört bir yanında yol kenarlarında bulunan taş yığınları kutsal sayılır. Bu taş yığınlarına Ovo denir. Bu yığına taş, votka şişesi, para ve kumaş gibi şeyler bırakmanın şans getireceğine inanılır. Ovonun etrafında dönüp dua etmek aynı zamanda güvenli bir yolculuğun da garantisidir.
Şamanizm, hastayı olduğu kadar Şaman-şifacıyı da içeren büyük bir zihinsel ve duygusal maceradır. Şaman, destansı yolculuğu ve çabaları aracılığıyla hastasının normal, sıradan, içinde kendini hasta olarak tanımladığı gerçekliği aşmasına yardımcı olur. Şaman, hastalarına, hastalıklara yada ölüme karşı giriştikleri savaşta duygusal ve ruhsal olarak yalnız olmadıklarını gösterir. Şaman, derin bir düzeyde kendi özel güçlerini hastasıyla paylaşır ve onu, başka bir insanın ona yardımcı olmak için kendisini feda etmeye hazır olduğuna ikna eder.
Uygarlaşmış dünyada yaşayan bizlerin "büyücü doktor" olarak adlandırdığımız Şamanlar, kendilerinin ve topluluklarının üyelerinin sağlığı ve esenliği için geliştirdikleri ve kuşaktan kuşağa devamını sağladıkları son derece olağanüstü kadim tekniklerin koruyucularıdır.
Arkeolojik ve etnolojik kanıtlar Şamanik yöntemlerin en azından yirmi yada otuz bin yaşında olduğunu bildirmektedir. Şamanik varsayımlar ve yöntemlerle ilgili dikkate değer şeylerden birisi, bunların Avustralya yerlileri yani Aborjinler, Kuzey ve Güney Amerika, Sibirya ve Orta Asya, doğu ve kuzey Avrupa ve güney Afrika'da dahil olmak üzere dünyanın birbirinden ayrı ve uzak bölümlerinde olmasına rağmen çok benzer olmasıdır. Ortaçağ ve Rönesans batı Avrupa'sında aynı temel Şamanik bilgi Engizisyon tarafından yok edilmiştir.
Ruhlarla ilişki kurmak yalnızca Şamanlarda bulunurdu. Böylece Şamanlar törenlerde insanlarla ruhlar arasında aracılık yaparlardı. İyi ruhların yararlı etkilerini sürdürürler ve kötü ruhların zararlı etkilerini önlemeye çalışırlardı. İnsan ruhunun ölümden sonra göğe çıkabilmesi için parlak cenaze törenleri yapılır, kurban kesilir ve mezarlara kıymetli eşyalar konurdu. Tören sırasında çalınan davulun içine ruhların toplandığına inanılırdı.
Şamanist Türk ve Moğol boylarında "Oba Kültü" denilen bir kült çok yaygındır. Oba, steplerde toprak, dağ geçitlerinde taş yığınlarından meydana getirilen yapay tepeler yani höyüklerdir. Bu obalar steplerde mukaddes dağ ve tepe yerini tutar. Şaman, filan oymağın koruyucu ruhunun filan yerde bulunduğunu söyler; boy veya oymak oraya bir höyük yapardı. Bu oba, o boyun tapınağı olurdu. Burada kurbanlar kesilir, dini törenler yapılırdı. Obanın yanından geçen her yolcu atının kılından veya elindeki paçavralardan bir parçayı adak olarak ağaçlara ya da taşlara bağlardı. Bu uygulamaya Müslüman Türkler'de de rastlanmaktadır.
-Tanım
Tarih ve din bilimi açısından, Şamanizmin doğuşu ve kaynağı gibi, "Şaman" sözcüğünün de nereden geldiği, nasıl bir anlam tasıdığı kesin olarak belirlenememiştir. Bu konuda üç farklı görüş öne sürülmektedir :
1- Şaman kavramı, Hindistan'daki Pali dilinde "ruhlardan esinlenen kişi" anlamına gelen "samana" sözcüğünden türemiştir.
2- Şaman kavramının kaynağı, Sanskritçe'de "budacı rahip" anlamına gelen samana sözcüğüdür.
3- Şaman kavramı, Mançu dilinde "oynayan, zıplayan, bir iş görürken sürekli olarak hareket eden" anlamındaki "saman" kavramından gelir.
Şaman, Gök Tanrı tarafından bu göreve getirildiğine yani gizli güçlerle donatıldığına, Tanrı ile insanlar arasında aracı olduğuna, bazı tanrısal nitelikler, gizli bilgiler taşıdığına inanır.
Şaman, büyücü ve sihirbaz anlamlarına gelir. Şaman kelimesinin kaynağı konusunda farklı görüşler vardır. Kelimenin aslen Mançuca yada Moğolca olduğunu söyleyenler bulunduğu gibi, Sanskritçe'den geldiğini de kabul edenler vardır. Türk kavimleri Şamanlara genellikle Kam demektedirler. Kalmuklar erkek Şamanlara Bö yada Böge, Kırgız-Kazaklar ise Baksi yada Bakşı derler.
Uygurca'da "Şaman", "hastalıkları gideren, acıları dindiren, çılgınlıkları, saraları yatıştıran, hastalara ilaç yapan kimse" anlamında, "otacı" diye anılmıştır. Çin kaynaklarına göre, Kırgızlarda Şamanin adı Gan'dır. Altaylılar Şamana Kam, Kamların yönettikleri törene de Kamlama demişlerdir. Moğolca'da Şamanın karşılığı ise Böge'dir.
Şaman anlamı bakımından büyücü rahip demektir. Bu bakımdan Şamanizmin bir din olmadığı ileri sürülmüştür. Çünkü Şamanizmde, en geniş çerçevesiyle bir dinde bulunması gereken bir din kurucusu, kutsal kitap veya kitapları, inanç esasları, ibadetleri ve cemaat gibi net özellikleri yoktur. Onun için Şamanizm, bir çeşit sihirbazlık ve büyücülük şeklinde, yaygın bir tarzda ortaya çıkan ve pek çok yerde görülen sihri bir olay olarak görülmek de istenmiştir.
Şamanların belirlenmesinin başlıca iki yolu vardır: Şaman mesleğinin veraset yoluyla intikali ve içte kendiliğinden duyulan "tanrısal çağrı yoluyla" seçilme. Seçilme şekli ne olursa olsun her Şaman ikili bir eğitimden geçtikten sonra Şaman olur. Ekstatik eğitim yani rüyalar ya da trans ve geleneksel eğitim yani Şaman teknikleri, ruhların isim ve fonksiyonları, kabilenin mitolojisi gibi. Ruhların ve yaşlı Şaman ustalarının üstlendiği bu ikili eğitim bir inisiyasyondur. Şamanı sıradan bir insan olmaktan çıkaran, toplumun itibar ettiği bir kişi haline getiren bu inisiyasyon eğitimdir.
Ancak Şamanizmde Şaman genellikle babadan oğula geçmek suretiyle din adamı olur. Şaman, mesleği ile ilgili bilgileri, yaşlı Şamandan ders almak suretiyle elde eder. Genellikle gelecekten haber vermek, büyü ve efsun yapmak, ruhlara kurban sunmak, ruhlarla temasa geçerek çözümü mümkün fakat zor olan işleri yapmak Şamanların başlıca görevleridir. Ölünün ruhunu öbür dünyaya göndermek, av avlamakta şanssızlığı ortadan kaldırmak ve ağır hastalıkları tedavi etmek de görevleri arasındadır. Şamanda ırsi ve marazi bazı özelliklerin bulunduğu iddia edildiği gibi, aksine olarak, ruhlar tarafından Şamanlığa davet edildiğine inanılan bu kimseye Sibirya kavimleri arasında korku ile karışık bir saygı gösterildiği de bilinir. Özel kabiliyetleri sayesinde tabiat üstü kuvvetlerle temas kurduğu kabul edildiğinden ona, mensup olduğu boy veya oymağın koruyucusu gözüyle de bakılır. Nitekim, ilk Şamanın ortaya çıkışına dair efsanelerde, ruhlarla münasebette bulunduğuna inanılan Şamanın, üstün kabiliyetleri ve farklı bir yaratılışı bulunduğu kabul edilir. Şamanlar genellikle zeki ve şair tabiatlı kimselerdir. Ayin sırasında yoğun bir vecd içinde kendinden geçip gök ve yer altı dünyalarında gördüğü garip varlıkları, acaip hadiseleri detaylarıyla anlatırlar, ayılınca da bir şey hatırlamazlar. Bir Şamanın gökteki iyi ruhlarla yer altındaki kötü ruhlara hakim olduğu ve onlarla ilişki kurduğuna inanılan toplumlar görüldüğü gibi, bu iki işin, ak ve kara denen iki ayrı Şaman tarafından üstlenildiği toplumlar da görülür.
Şaman olmak için eğer tanrısal çağrı yolu yoksa belli başlı bir Şamanın neslinden olmak gerekir. Geçmiş ataların ruhundan biri Şaman olacak torununa musallat olur, onu Şaman olmaya zorlar. Bu duruma Altaylılar "töz basıp yat" yani ruh basması derler. Şamanlar Ata ruhu musallat olan kişi Şamanlığı kabul etmezse delireceği gibi bir inanışa sahiptirler.
Şaman herşeyden önce, kendi özel yöntemiyle ulaştığı kendinden geçme yani vecd durumunda, ruhunun göklere yükselmek, yer altına inmek ve oralarda dolaşmak için bedeninden ayrıldığını hisseden bir aşkınlık yani trans ustasıdır. Bütün Şamanların derin sezgileri, geniş düş güçleri vardır. Derin bir coşkunluğa kapılarak kendinden geçer, bütün gökleri, yer altı dünyasını gezdiğine, ruhların yaşayışlarını gördüğüne, bütün gizli alemleri dolaştığına inanır. Şaman vecd sırasında, ruhları egemenliği altına alarak, ölüler, doğa ruhları yani cinler ve periler ve şeytanlarla ilişki kurar. Böylece ruhlar ve tanrılar dünyasıyla doğrudan ve somut ilişkilere girişen Şaman, birçok ruha sahip olur. Çoğunlukla hayvan biçiminde düşünülen söz konusu ruhlar, Sibirya halklarında ve Altaylarda ayı, kurt, geyik, tavşan, çeşitli kuşlar özellikle kartal, baykuş, karga suretinde görünebilirler. Ayrıca, büyük böcek, ağaç, toprak, ateş olarak ortaya çıkabilirler. Şaman, gerektiğinde bütün yardımcı ruhları dünyanın dört bucağında bile olsalar çağırabilir. Bu çağrıyı davul veya tefini çalarak yapar.
Şamanların asıl görevleri halk arasında oluşa gelen ak ve karanın yani iyi ve kötü ruhların dengesini sağlamaktı. Bunu da çeşitli büyüler yaparak sağlarlardı. Bu kendinden geçme yani vecd durumları o kadar aşırı bir hale gelir ve izleyenleri o kadar korkuturdu ki, o an Şamanın ölüp yeniden dirildiğine inanılırdı. Şamanlar o ayin sırasında bedenlerinin parça parça edilerek yendiğini iddia ederlermiş. Ve buna çok inandıklari için de bu duruma "Şaman hastalığı" ya da "mistik parçalanma" derlermiş.
Bir Şaman bilgi ve güç edinmek ve başka insanlara yardım etmek için normalde gizli olan bir gerçeklikle temasa geçmek ve onu kullanmak için kendi iradesiyle bir değiştirilmiş bilinç durumuna giren adam ya da kadındır. Şamanın emrinde en az bir ve çoğunlukla daha fazla ruhu vardır.
Koruyucu bir ruh olmaksızın bir Şaman olmak hemen hemen olanaksızdır, çünkü Şaman varlık ve edimleri normalde insanlardan gizli olan olağandışı ya da ruhsal güçlerle başa çıkabilmek ve onlara hakim olabilmek için bu güçlü, temel güç kaynağına sahip olmalıdır. Koruyucu ruh çoğunlukla bir güç hayvanıdır, yalnızca Şamanı korumak ve ona hizmet etmekle kalmayıp aynı zamanda onun için bir başka benlik ya da başka bir ben olan ruhsal bir varlıktır. Bir kişinin bir koruyucu ruha sahip olması onu tek başına bir Şaman yapmaz. Bir yetişkin bunu bilse de, mutlaka çocukluğunda bir koruyucu ruhun yardımını görmüştür; aksi halde yetişkinliğe erişmek için gerekli koruyucu gücü olmayacaktır. Koruyucu ruhları açısından sıradan bir insan ile bir Şaman arasındaki ana fark, Şamanın kendi koruyucu ruhunu değiştirilmiş bilinç durumundayken aktif olarak kullanmasıdır. Şaman koruyucu ruhunu sık sık görür ve ona danışır, Şamanik yolculuklarda onunla birlikte gezer, onun kendine yardım etmesini sağlar ve onu başkalarının hastalık ya da sakatlıklarının iyileştirmesinde kullanır. Koruyucu ruhtan başka, güçlü bir Şamanın belirli sayıda yardımcı ruhları vardır. Bunlar koruyucu ruhla karşılaştırıldığında bireysel olarak, daha küçük güçlerdir, fakat bir Şamanın elinde bunlardan yüzlercesi bulunabilir ve büyük bir toplam güç sağlayabilir. Bu yardımcı ruhların belirli amaçlar için özel işlevleri vardır. Bir Şamanın bunların geniş bir kitlesini toplaması çoğunlukla yıllar alır.
Şamanlar koruyucu yada himaye edici ruhun kişiyi hastalıklara karşı dirençli kıldığını düşünmüşlerdir. Bunun nedeni basittir ruh dış güçlerin istilasına dirençli olan güçlü bir beden sağlar. Şamanik bakış açısından güçle dolmuş bir bedende olağan gerçeklikte hastalık olarak bilinen istila edici, zararlı enerjilerin kolayca gireceği bir yer yoktur. Bir koruyucu ruh yalnızca kişinin fiziksel enerjisini ve bulaşıcı hastalıklara karşı direncini artırmakla kalmaz aynı zamanda kişinin zihinsel uyanıklığını ve kendine güvenini de arttırır. Bu güç kişinin yalan söylemesini bile zorlaştırır. Bir kimse depresyona girdiğinde, zayıf ya da hastalığa eğilimli olduğunda bu onun artık istenmeyen güç enfeksiyonlarına ya da istilalarına direnemediğinin ya da onları uzakta tutamadığının belirtisidir. Biz bunlara negatif enerjiler diyoruz.
Şamanik yetenek ya da potansiyel açısından cinsler arasında herhangi belirgin bir farklılık görülmemektedir. Birçok kavimlerde, Şamanizm uygulamasıyla pek az bağlantısı olan ekonomik ve toplumsal nedenlerle, Şamanların çoğu erkektir ama kadınlar çocuklarını yetiştirip orta yaşa ulaştıktan sonra isterlerse Şaman olabilirler, hem de çok güçlü Şamanlar olurlar. Orta Çağ ve Rönesans Avrupa'sında, dul ve yaşlı kadınlar benzeri biçimde, kısmen kendilerini desteklemek için, sık sık şifacı Şamanlar olmuştur. Tabii ki, Engizisyon onları, batılı olmayan toplumlardaki Hıristiyan misyonerlerinin hala çoğunlukla Şamanlara "cadı" demeleri gibi
onlara da"cadılar" demiştir.
Bir Şaman aynı zamanda, şu anda başka bir yerde ne olup bittiğini görerek durugörüye de yani klervoyansa da ulaşabilir.
Şaman gerçeklikler arasında gidip gelir, mistik yeteneklerle ilgili bilinç durumlarının büyülü bir atletidir. Şaman, olağan gerçeklikle olağan dışı gerçeklikler arasındaki bir aracıdır. Şaman aynı zamanda ruhsal gücünü insanlara yardım etmek, onları sağlıklı bir dengeye kavuşturmak için idare eden bir çeşit "güç simsarı"dır.
Özünde Şamanlığa kabul deneysel ve çoğunlukla derece derecedir. Şamanik bilinç durumuna nasıl ulaşılabileceğini öğrenilmesinden ve o durumda görme ve yolculuk yapmadan, kişinin kendi koruyucu ruhundan eminlik kazanması ve onunla ilgili bilgi edinmesinden ve Şamanik bilinç durumundayken onun yardımını sağlamasından ve bir Şaman olarak başkalarına başarıyla yardımcı olmayı öğretmekten oluşur. Daha ileri düzeydeki Şamanizmin belirleyici bir aşaması kendi yardımcı ruhlarından kişisel eminlik kazanmak ve bunlarla ilgili bilgi elde etmektir. Şamanlığa kabul hiç bitmeyen bir çabalama ve neşe sürecidir ve bir Şamanın statüsüyle ilgili belirleyici kararlar yardım etmeye çalıştığı kişiler tarafından verilir.
Yeni bir Şaman, temel ilkeleri, yöntemleri ve Şamanizmin kozmolojisini öğrendikten sonra, Şamanik uygulamalar ve yolculuklarla güç ve kişisel güç edinir. Bu bilgi elde edildikçe, Şaman diğerleri için bir rehber haline gelir. Örneğin, toplumdaki bir insan bir rüya ya da bir hayal görebilir ve Şamana bunun anlamını sorabilir. Usta Şaman kendisinin şimdiye kadar öğrendiklerinin ışığında "deneyimlediğin şey şu anlama geliyor..." diyebilmelidir. Şaman gizemleri açığa çıkaran, kişisel deneyimlerini bunlar sanki büyük bir kozmik yap-bozun parçalarıymış gibi sürekli olarak bir araya getirmeye çalışır. Kozmik yap-bozun üst düzeyindeki bilgisine ulaşmak için çoğunlukla yıllarca süren Şamanik deneyimlere gerek vardır ve usta bir Şaman bile bir ölümlünün yaşam süresinde yap-bozu tamamlamayı asla ummaz.
Kişinin Şamanik olarak görmesi Şamanik Bilinç Durumunda olur. Buna görselleştirme, hayal etme ya da güçlü gözü kullanma adı verilebilir. Böyle bir görme, değiştirilmiş bir bilinç durumunda yapılmakla birlikte, böyle hayalleri halüsinasyon olarak nitelendirmek ön yargı olur. Şaman hayali deneyimlerken hareket edemez ama etrafında neler olup bittiğinin bilincindedir. Şamanik bilinç durumu medyumların translarının tersine normal bilinç durumuna döndüğünde deneyimin tümüyle anımsanmasına izin verir. Transı hafiftir ve davul çalınması sürdükçe devam eder. Davul ve çıngırağın değişmeyen monoton sesinin başlaması onun beynine Şamanik Bilinç Durumuna dönmesi için sinyal verir ve deneyimli bir Şaman için bu sesleri duymak çoğunlukla hafif bir transa girmek için yeterlidir çünkü kendini bu seslere koşullamıştır. Şamanik Bilinç Durumuna girerken Şaman davulu kendi çalar ancak trans ağırlaşmaya başladığında davul çalma işini yardımcısı üstlenir.
Şamanik bilinç durumuna girmeye ayrıca şarkı söyleme ve danslarla da yardımcı olunur. Şamanın böyle durumlarda söylediği özel güç şarkıları vardır. Şarkılar, Şaman Şamanik Bilinç Durumuna yaklaştıkça temposu artan, yinelemeli ve monoton şarkılardır.
Şaman diğer türden büyücüler ya da büyücü hekimlerden esrime yada ekstaz dediği değistirilmiş bilinç durumunu kullanmasıyla ayırt edilir. Ekstaz ruhunu göğe yükseltmek ya da cehennemi mekanlara inmek üzere bedeninden ayırdığı dinsel bir trans yöntemidir. Bunun diğer bir tanımı da ruhsal yolculuktur. Şamanın transı kendi başına yaptığı bir şuur deneyimidir. Buna Samanik Bilinç Durumu denir. Bu bilinç durumu tedavi için uygun hayvanı, bitkiyi ve diğer güçleri bulabilmek için nereye yolculuk yapacağını bilebilmesi ve alt dünyaya nasıl ulaşım sağlaması gerektiğinin bilgisini içerir. Şamanik Bilinç Durumunda Şaman gördüklerinde tipik olarak tarif edilemeyen bir sevinci, önünde açılan güzel ve gizemli dünyalara duyduğu hayranlığı deneyimler. Deneyimleri rüyalar gibidir ama bunlar onun gerçek olduğunu hissettiği ve içinde hareketlerini denetleyebildiği ve maceralarını yönlendirebildiği uyanık rüyalardır.
Şaman açık bir biçimde görebilmek için karanlıkta ya da en azından gözleri örtülü olarak çalışan hünerli bir görücüdür. Bu nedenle Şamanlar uygulamalarını geceleri yaparlar ama Şamanik görme için karanlık tek başına yeterli değildir. Görücü aynı zamanda çoğunlukla davul çalma, çıngırak çalma, şarkı söyleme ve dans etmenin yardımıyla Şamanik Bilinç Durumuna girer.
Şamanın okuduğu hayır dualara "alkış" denir, Şamandan alkış alan bir kimse dileklerinin yerine geleceğine inanır.
Rüyalar Şamanik görüş açısından iki çeşittir. Olağan rüyalar ve olağandışı ya da büyük rüyalar. Şamanlar normalde yalnızca büyük rüyalarla ilgilenirler. Büyük rüya farklı gecelerde aynı biçimde görülen rüyadır ya da bir kez görülen ama uyanıkmış gibi canlı güçlü bir rüyadır. Şamanlara göre büyük rüyalar çoğunlukla koruyucu ruhlarının onlarla iletişimi ve ikazıdır. Büyük rüyaları olduğu gibi bir mesaj olarak alırlar ve uygulamaya sokarlar. Örneğin; Şaman eğer bir otomobil kazasında yaralandığını görürse bunu sembolik olarak bir arkadaşıyla beraber canlandırır böylelikle olayı yaşamış olur ve kimseye zarar gelmez. Bu bizim bilgimizdeki yakın çevremizdeki bir olayı gözlem yoluyla yasamamıza ve olayın bilgisini almamıza benzetilebilir.
Şamanlar uzaktaki bir yakınlarını iyileştirme işleminde bir nevi imajinasyon kullanırlar. Sessiz karanlık bir odada gözlerini kapatır, çıngırağını kullanır ve güç şarkısını söyler. Yüzünü hasta kişinin bulunduğu kentin yönüne döner ve yatağında yatmakta olan hastayı gözünde canlandırır o kişinin güç hayvanını geri getirmek için alt dünyaya yolculuk yapar ve hastanın yanına yollar. Bu bir nevi imajinasyon ve bizim tabirimizle uzaktaki birine enerji yollama gibi kabul edilebilir. Tek fark bizler güç hayvanı kullanmadan imajinasyon yeteneğinimizi, gücümüzü kullanır ve enerji yollarız.
Başka bir görüşe göre kenevir yardımı ile transa geçen Şaman rahip yani Kam kadınlık ve erkekliği kendinde birliğe getirip evrensel armoniye katıldığına inanırdı. Şaman güçlü bir ritim taşıyan müzik eşliğinde dans ederek esrimeye ulaşır ve sağaltımda bulunurdu. Şaman rahipleri erkeklerde olduğu gibi kadınlardan da olurdu ve bunlara Kam-hatun denirdi. Şaman gereksinmeye göre doğa parçalarını özellikle de hayvanları taklit ederek transa girer ve onların gücüyle birleştiğine inanırdı. Hayvanlardan en çok at ve kuşlar için transa girilirdi. Eğer kuşla bağlantıya girilecekse Kam başına kuş tüyleri takar ve uçma taklidi yapardı. Eğer at ile bağ kurulacaksa atın yürüyüşünü taklit ederek dans ederdi. Şamanların "ateş dansı" yaparak ateş karşısında transa geçmeleri gelenekleşerek Türklerde "ocak kültü" nü oluşturmuştur. Birçok inanç töre ve davranışın kaynagı "ocak kültü"ne dayanmaktadır. Gökte güneş, yerde ateş, evde ocak Şaman yaşamı için kutsal olmuştur. Bir Kam'ın Şaman düzeyine çıkabilmesi için önce doğa parçalarıyla bağ kurup transa geçmeyi başarması, sonra da bunu hayvanlarla başarması gerekirdi. Daha sonra "ateş" transına hak kazanırdı.Ancak en sonunda insanla bağ kurup kendinde kadınlık ve erkekliği transandantal-aşkın- birliğe ulaşmakla Şaman olabilirdi. Sha=kadınlık, Man=Erkeklik Şaman da kadınlıkla erkekliğin aşkın birlikteliği olarak yorumlanırdı.
-Giysi
Şamanın çesitli bölgelere ve zamanlara göre değişen bir kıyafeti vardır. Mesela; genellikle bir cübbe veya hırka, başa takılan bir serpuş veya maskeye benzer bir şey, eldiven ve yüksek konçlu ayakkabı, bazı aksesuarlarla beraber Şamanların kıyafetini oluşturur. Şamanların kullandığı, çeşitli hayvan derilerinden yapılmış, üzerine gök ve yer altı ruhları ile ilgili semboller yapılmış bir de Şaman davulu vardır.
-Tören
Şamanizmde törenler genel olarak ikiye ayrılmaktadır. Belirli günlerde yapılanlar veya önceden belirlenmemiş törenler. Bu törenlerde, çeşitli halkların inanç, gelenek ve göreneklerine göre farklılıklar olmakla birlikte mutlaka kurban adeti vardır. At ve koyun dışında kan akıtılarak sunulan kanlı kurban bilinmemektedir. Kutsal sayılan bir yere, bir değere bir şey sunmak, eşya adamak, Şamanın davuluna, kutsal ağaçlara bez bağlama, çeşitli maddelerden yapılan tanrı tasvirlerine yemek sunma, ateşe içki dökme ya da atma kansız kurbandır. Kansız kurbanların bir başka biçimi de ruhlara adanıp kırlara salıverilen hayvanlardır.
-Etkileri
Türklerin inanışlarında bugün bile Şaman geleneğinin izlerini görmek olası. Matem töreninde ölünün bindiği atın kuyruğunu keserek kurban etmek, ağacı kutlu saymak, uzun ömürlü olması, daha önce ölen çocuklar gibi ölmemesi için çocuklara Yaşar, Durmuş, Duran, Satılmış, Satı gibi isimlerin konması, türbelere adak adanması, dilek ağaçlarına çaput bağlanması gibi adetler ve nazar değmemesi için tahtaya ya da bir zemine vurmak bu kapsamda değerlendirilir.
-Tedavi
Şaman dizleri üzerinde kendi güç şarkısını söylemeye başlar ve emme işleminde kendisine yardımcı olacak ruhları çağırır. Aynı zamanda içinde kum ya da su olan hastadan çıkarttıklarını tükürmek için hazırladığı sepet ya da kabı kendisine doğru çeker. Çıngırağını hastanın üzerinde sallayarak güçlüce sarkı söyler ve kendisine emme işleminde yardım edecek ruhları çağırmak için konsantre olur. Diğer grup üyeleri de bir çember oluşturarak onun çabasına güç şarkısını söyleyerek katkıda bulunurlar. Şaman hastanın içindeki zararlı, istilacı güçlerin yerini bulmalıdır. Bunun için bir kehanet tekniği kullanır. Gözleri kapalı olarak elini hastanın bedeni ve kafası üzerinde ileri geri gezdirir, hastanın bedeninin belirli bir yerinden gelen özel bir ısı, enerji, titreşim hissi olup olmadığını yavasça keşfeder. Bir başka teknikse herhangi bir titreşimi hissetmek için hastanın üstünden bir tüy geçirmektir. Şaman belirli yeri hissettiğinde ya sessizce ya da şarkıyla çıngırağını hastanın üzerinde aynı tempoda çalarken iki yardımcı ruhu çağırır. Gözleri kapalı olarak yardımcıların yaklaştığını gördüğünde Şaman onlardan ağzının içine girmelerini ister. Onlar burada Şamanın hastadan emeceği güç istilasını hapsedecek ve içlerine alacaklardır. Ve Şaman hastanın bedeninde zararlı istilayı hissettiği yeri bütün gücüyle emer. Bu elbisenin üzerinden yapılabilir ama elbisenin o bölümünü açmak ve deriyi fiziksel olarak emmek çoğunlukla daha etkilidir. Şaman bu işlemde gördüğü kötü yaratığın ağzından ve boğazından geçerek midesine gitmemesi için çok dikkatli olmalıdır. Eğer kazayla onu yutarsa onu çıkartmak için başka bir emen Şamanın yardımı istenir. Bu Şamanların partnerlerinin olmasını istemesinin başka bir nedenidir. Şaman gerekli olduğu kadar tekrar tekrar emer ve kuru kusar. Bunu bazen istemsiz şiddetli bir öğürmeyle yaparlar. Şaman her kuru kusuştan sonra işlemi yineleyecek kadar güçlü olana kadar konsantrasyonunu güç şarkısını söyleyerek ve yardımcı ruhlarını canlandırmak üzerine odaklanarak yeniler. Bu devreleri elini hastanın üzerinde ileri geri hareket ettirdiğinde ısı, enerji ya da titreşim yayıldığını hissetmeyene kadar sürdürür.
Diğer bir yöntem ise tütün tuzaklarıdır. İstilacı ruhların tütünden zevk aldıklarına ve ona çekildiklerine inanılır. Bu yöntemde tütün paketleri ya da içinde tütün olan minyatür bez keseleri kullanılır. Yerde ya da bir zeminde yatmakta olan hastanın etrafında tütün paketlerinden çember yapılır sonra saman zararlı güç istilasını hastadan çıkartmaya çalışır, zararlı güçler hasta bedenden çıkıp tütünlere geçer ve bu çalışma bittiğinde tütün paketleri bir top halinde yuvarlanır ve derhal uzak bir yere götürülür. Orada top açılır ve tütünler ağaç dallarına asılır. Böylelikle ruhlar zarar verebilecekleri insanlardan uzak bir yere dağıtılmış olur.
Başka bir yöntemse Şamanın hastanın hastalığıyla özdeşleşmesidir fakat tehlikelidir çünkü bu yöntemde Şaman hastaya zarar veren güçleri kendi üzerine almaktadır. Şaman önce hastayla hastalığı ile ilgili konuşur acısını, hissettiklerini kendi içinde hissetmeye başlar. Sonra hasta gibi olmanın nasıl birşey olduğunu, hastanın yaşama bakışının nasıl olduğunu ve hastanın sorunlarının, umutlarının neler olduğunu öğrenmeye çalışır. Şaman kendisini duygusal olarak hastayla özdeşleşebileceğinden emin olduktan sonra sağaltım çalışmasına başlamaya hazırdır. Bu noktada hasta ve Şaman insanların yerleşmemiş olduğu bir araziye gider. Şaman çıngırağı ve güç şarkısıyla koruyucu ruhunu ona yardımcı olması için uyandırır. Hasta bu aşamada onun arkasında sessiz durur. Şaman kendini güçlü hissettiğinde o ve hasta yavasça elbiselerini çıkartarak değiştirirler.
Saman hastanın elbiselerinin her bir parçasını giydikçe hastanın ağrılarını ve dertlerini üzerine almak ve hastanın kişiliğini almak üzerine konsantre olur. Şaman son giysi parçasını giydiğinde artık hasta olduğunu hissetmeye başlamalıdır. Şaman ve hasta çıngırak eşliğinde dans eder. Hastanın tamamen iyileştiğini hissedene kadar elini hastanın üstünde tutar. Eğer çalışma doğru yapılmışsa Şaman hastalık ya da acı dalgalarının üzerinden geçtiğini hisseder yani bir nevi katalizörlük yapmış olur. O anda Şaman 100 metre kadar koşar, durur ve kollarını öne doğru uzatır tüm kuvvetini hastaya acı veren ve şimdi kendi üzerinde olan istilacı gücü atmaya odaklar ve bu zararlı gücü gökyüzüne uzağa fırlatır. Şaman bu işlemin bitişini hastanın derdinin ve kişiliğinin kendi bedeninden alınması hissiyle bilir.
Şamanizm günümüzde Türkler ve diğer Orta Asya halklarının hayatını değişik oranlarda etkilemeye devam etmekle birlikte halen Orta Asya'da başlı başına bir din olarak devam etmektedir. Tatarların bir kısmı özellikle Hakasya Türklerinin hemen hemen tamamı Şamanisttir. Günümüzde Rusya, Moğolistan, Tacikistan, Kazakistan gibi ülkelerde Şamanist topluluklara rastlanmaktadır. Sayıları gittikçe azalmakla birlikte günümüzde yaklaşık 650.000 kadar Şaman olduğu tahmin edilmektedir.
Kaynak : Rezzan Pişkin / Şamanın Yolu - Michael HARNER
Çin kaynaklarından anlaşıldığına göre eski Orta Asya Şamanizminin temelleri Gök Tanrı, Güneş, yer, su, atalar ve ocak yani ateş kültleriydi. Bu bağlamda Asya halklarının inandığı Şamanlığın temelinde insan ve doğanın birlik ve beraberliği ve de uyumu düşüncesi yer alır. Evren, dünya, insan, hayvan ve bitkiler alemi bir bütün olarak düşünülür. Dünya ve Gök, yaratma eylemini birlikte iş birliği halinde gerçekleştirmektedir. Bunlar bütün varlıkların yaratıcısı olmalarından ötürü kutsaldır. İşte bu yüzden Asya'nın göçebe halklarında Gökle Yer Su'yu sayma ve bunlara saygı gösterme, bu göçebe halkların inanışlarının özünü oluşturuyordu. Dağın eteğinde ya da zirvesinde, nehrin yada gölün kıyısında, yolun ya da atın bağlandığı direğin yanında bir göçebenin kutsamayla eylemleri, tüm yaşamın ortak bir bilinci paylaştığı doğaya dönüktür. Şamanlıktaki bir diğer inanışta, insan neslinin sonsuz bir şekilde devamlılığı düşüncesidir. Şamanist olan birisi kendini baba, dede ve atalarına ait olan bir hayatın devamı olarak görür, bunları bilir ve sayar yani Atalar kültü hakimdir. Bununla birlikte söz konusu insan aynı zamanda kendi geleceğini de sonraki nesillerde görmektedir ki bu durum varoluşun ana anlamıdır. Bundan dolayı bu insanın görevi çocuk ve torunlarına toplumun en iyi yanlarını aşılayarak yetiştirmek ve hayata hazırlamaktır.
Şamanizm en eski inanç sistemidir. Türklerin, Moğolların ve Asya göçebelerinin eski dinidir. İnançlarına göre bir yanda gök yüzünü mesken tutmuş iyilik tanrıları, bir yanda yer altının karanlığına gömülmüş kötülük tanrılarının ve ağaçta, taşta, dağda, suda, ateşte, ayda, güneşte uyuyan ruhların varlığına inanırlar. Bu Tanrı ve ruhlarla insanlar arasında aracılık yapan kişilerdir Şamanlar. Eski Türklerde iyi ruh "Bay Ülgen", kötü ruh "Erlik" diye adlandırılmıştır. "Bay Ülgen" aynı zamanda iyi ruhların başında bulunan, onlara emir veren bir tanrıdır.
Tanrı ve en büyük semavi ruh, semanın en üst tabakasında bulunan insan şeklinde bir varlık olarak tasavvur edilmiştir. Gökte yaşadığına inanılan bu en büyük ruh, insanları, ovaları, ateşi, yeri, güneşi, ayı, yıldızları yaratmış, kainatın nizamını saşlamıştır. Yine Şamanist kavimlere göre, gökte ve yerde meydana gelen çeşitli tabiat olayları, birtakım ruh ve tanrıların eseri idi. Hastalık gibi ölüm de, onlara göre, kötü ruhların bir eseri sayılıyordu.
Ağaçlara, taşlara, su kaynaklarının etrafına bez bağlamak Şamanizm'de önemli bir ritüeldir. Gökteki Tanrılara beyaz, yer-su ruhlarına kırmızı, yer altı Tanrılarına ve ruhlarına ise siyah bez parçaları kullanılıyordu. Bu yolla, Tanrılara dilek ve isteklerini ilettiklerine inanıyorlardı.
Moğolistan'ın dört bir yanında yol kenarlarında bulunan taş yığınları kutsal sayılır. Bu taş yığınlarına Ovo denir. Bu yığına taş, votka şişesi, para ve kumaş gibi şeyler bırakmanın şans getireceğine inanılır. Ovonun etrafında dönüp dua etmek aynı zamanda güvenli bir yolculuğun da garantisidir.
Şamanizm, hastayı olduğu kadar Şaman-şifacıyı da içeren büyük bir zihinsel ve duygusal maceradır. Şaman, destansı yolculuğu ve çabaları aracılığıyla hastasının normal, sıradan, içinde kendini hasta olarak tanımladığı gerçekliği aşmasına yardımcı olur. Şaman, hastalarına, hastalıklara yada ölüme karşı giriştikleri savaşta duygusal ve ruhsal olarak yalnız olmadıklarını gösterir. Şaman, derin bir düzeyde kendi özel güçlerini hastasıyla paylaşır ve onu, başka bir insanın ona yardımcı olmak için kendisini feda etmeye hazır olduğuna ikna eder.
Uygarlaşmış dünyada yaşayan bizlerin "büyücü doktor" olarak adlandırdığımız Şamanlar, kendilerinin ve topluluklarının üyelerinin sağlığı ve esenliği için geliştirdikleri ve kuşaktan kuşağa devamını sağladıkları son derece olağanüstü kadim tekniklerin koruyucularıdır.
Arkeolojik ve etnolojik kanıtlar Şamanik yöntemlerin en azından yirmi yada otuz bin yaşında olduğunu bildirmektedir. Şamanik varsayımlar ve yöntemlerle ilgili dikkate değer şeylerden birisi, bunların Avustralya yerlileri yani Aborjinler, Kuzey ve Güney Amerika, Sibirya ve Orta Asya, doğu ve kuzey Avrupa ve güney Afrika'da dahil olmak üzere dünyanın birbirinden ayrı ve uzak bölümlerinde olmasına rağmen çok benzer olmasıdır. Ortaçağ ve Rönesans batı Avrupa'sında aynı temel Şamanik bilgi Engizisyon tarafından yok edilmiştir.
Ruhlarla ilişki kurmak yalnızca Şamanlarda bulunurdu. Böylece Şamanlar törenlerde insanlarla ruhlar arasında aracılık yaparlardı. İyi ruhların yararlı etkilerini sürdürürler ve kötü ruhların zararlı etkilerini önlemeye çalışırlardı. İnsan ruhunun ölümden sonra göğe çıkabilmesi için parlak cenaze törenleri yapılır, kurban kesilir ve mezarlara kıymetli eşyalar konurdu. Tören sırasında çalınan davulun içine ruhların toplandığına inanılırdı.
Şamanist Türk ve Moğol boylarında "Oba Kültü" denilen bir kült çok yaygındır. Oba, steplerde toprak, dağ geçitlerinde taş yığınlarından meydana getirilen yapay tepeler yani höyüklerdir. Bu obalar steplerde mukaddes dağ ve tepe yerini tutar. Şaman, filan oymağın koruyucu ruhunun filan yerde bulunduğunu söyler; boy veya oymak oraya bir höyük yapardı. Bu oba, o boyun tapınağı olurdu. Burada kurbanlar kesilir, dini törenler yapılırdı. Obanın yanından geçen her yolcu atının kılından veya elindeki paçavralardan bir parçayı adak olarak ağaçlara ya da taşlara bağlardı. Bu uygulamaya Müslüman Türkler'de de rastlanmaktadır.
-Tanım
Tarih ve din bilimi açısından, Şamanizmin doğuşu ve kaynağı gibi, "Şaman" sözcüğünün de nereden geldiği, nasıl bir anlam tasıdığı kesin olarak belirlenememiştir. Bu konuda üç farklı görüş öne sürülmektedir :
1- Şaman kavramı, Hindistan'daki Pali dilinde "ruhlardan esinlenen kişi" anlamına gelen "samana" sözcüğünden türemiştir.
2- Şaman kavramının kaynağı, Sanskritçe'de "budacı rahip" anlamına gelen samana sözcüğüdür.
3- Şaman kavramı, Mançu dilinde "oynayan, zıplayan, bir iş görürken sürekli olarak hareket eden" anlamındaki "saman" kavramından gelir.
Şaman, Gök Tanrı tarafından bu göreve getirildiğine yani gizli güçlerle donatıldığına, Tanrı ile insanlar arasında aracı olduğuna, bazı tanrısal nitelikler, gizli bilgiler taşıdığına inanır.
Şaman, büyücü ve sihirbaz anlamlarına gelir. Şaman kelimesinin kaynağı konusunda farklı görüşler vardır. Kelimenin aslen Mançuca yada Moğolca olduğunu söyleyenler bulunduğu gibi, Sanskritçe'den geldiğini de kabul edenler vardır. Türk kavimleri Şamanlara genellikle Kam demektedirler. Kalmuklar erkek Şamanlara Bö yada Böge, Kırgız-Kazaklar ise Baksi yada Bakşı derler.
Uygurca'da "Şaman", "hastalıkları gideren, acıları dindiren, çılgınlıkları, saraları yatıştıran, hastalara ilaç yapan kimse" anlamında, "otacı" diye anılmıştır. Çin kaynaklarına göre, Kırgızlarda Şamanin adı Gan'dır. Altaylılar Şamana Kam, Kamların yönettikleri törene de Kamlama demişlerdir. Moğolca'da Şamanın karşılığı ise Böge'dir.
Şaman anlamı bakımından büyücü rahip demektir. Bu bakımdan Şamanizmin bir din olmadığı ileri sürülmüştür. Çünkü Şamanizmde, en geniş çerçevesiyle bir dinde bulunması gereken bir din kurucusu, kutsal kitap veya kitapları, inanç esasları, ibadetleri ve cemaat gibi net özellikleri yoktur. Onun için Şamanizm, bir çeşit sihirbazlık ve büyücülük şeklinde, yaygın bir tarzda ortaya çıkan ve pek çok yerde görülen sihri bir olay olarak görülmek de istenmiştir.
Şamanların belirlenmesinin başlıca iki yolu vardır: Şaman mesleğinin veraset yoluyla intikali ve içte kendiliğinden duyulan "tanrısal çağrı yoluyla" seçilme. Seçilme şekli ne olursa olsun her Şaman ikili bir eğitimden geçtikten sonra Şaman olur. Ekstatik eğitim yani rüyalar ya da trans ve geleneksel eğitim yani Şaman teknikleri, ruhların isim ve fonksiyonları, kabilenin mitolojisi gibi. Ruhların ve yaşlı Şaman ustalarının üstlendiği bu ikili eğitim bir inisiyasyondur. Şamanı sıradan bir insan olmaktan çıkaran, toplumun itibar ettiği bir kişi haline getiren bu inisiyasyon eğitimdir.
Ancak Şamanizmde Şaman genellikle babadan oğula geçmek suretiyle din adamı olur. Şaman, mesleği ile ilgili bilgileri, yaşlı Şamandan ders almak suretiyle elde eder. Genellikle gelecekten haber vermek, büyü ve efsun yapmak, ruhlara kurban sunmak, ruhlarla temasa geçerek çözümü mümkün fakat zor olan işleri yapmak Şamanların başlıca görevleridir. Ölünün ruhunu öbür dünyaya göndermek, av avlamakta şanssızlığı ortadan kaldırmak ve ağır hastalıkları tedavi etmek de görevleri arasındadır. Şamanda ırsi ve marazi bazı özelliklerin bulunduğu iddia edildiği gibi, aksine olarak, ruhlar tarafından Şamanlığa davet edildiğine inanılan bu kimseye Sibirya kavimleri arasında korku ile karışık bir saygı gösterildiği de bilinir. Özel kabiliyetleri sayesinde tabiat üstü kuvvetlerle temas kurduğu kabul edildiğinden ona, mensup olduğu boy veya oymağın koruyucusu gözüyle de bakılır. Nitekim, ilk Şamanın ortaya çıkışına dair efsanelerde, ruhlarla münasebette bulunduğuna inanılan Şamanın, üstün kabiliyetleri ve farklı bir yaratılışı bulunduğu kabul edilir. Şamanlar genellikle zeki ve şair tabiatlı kimselerdir. Ayin sırasında yoğun bir vecd içinde kendinden geçip gök ve yer altı dünyalarında gördüğü garip varlıkları, acaip hadiseleri detaylarıyla anlatırlar, ayılınca da bir şey hatırlamazlar. Bir Şamanın gökteki iyi ruhlarla yer altındaki kötü ruhlara hakim olduğu ve onlarla ilişki kurduğuna inanılan toplumlar görüldüğü gibi, bu iki işin, ak ve kara denen iki ayrı Şaman tarafından üstlenildiği toplumlar da görülür.
Şaman olmak için eğer tanrısal çağrı yolu yoksa belli başlı bir Şamanın neslinden olmak gerekir. Geçmiş ataların ruhundan biri Şaman olacak torununa musallat olur, onu Şaman olmaya zorlar. Bu duruma Altaylılar "töz basıp yat" yani ruh basması derler. Şamanlar Ata ruhu musallat olan kişi Şamanlığı kabul etmezse delireceği gibi bir inanışa sahiptirler.
Şaman herşeyden önce, kendi özel yöntemiyle ulaştığı kendinden geçme yani vecd durumunda, ruhunun göklere yükselmek, yer altına inmek ve oralarda dolaşmak için bedeninden ayrıldığını hisseden bir aşkınlık yani trans ustasıdır. Bütün Şamanların derin sezgileri, geniş düş güçleri vardır. Derin bir coşkunluğa kapılarak kendinden geçer, bütün gökleri, yer altı dünyasını gezdiğine, ruhların yaşayışlarını gördüğüne, bütün gizli alemleri dolaştığına inanır. Şaman vecd sırasında, ruhları egemenliği altına alarak, ölüler, doğa ruhları yani cinler ve periler ve şeytanlarla ilişki kurar. Böylece ruhlar ve tanrılar dünyasıyla doğrudan ve somut ilişkilere girişen Şaman, birçok ruha sahip olur. Çoğunlukla hayvan biçiminde düşünülen söz konusu ruhlar, Sibirya halklarında ve Altaylarda ayı, kurt, geyik, tavşan, çeşitli kuşlar özellikle kartal, baykuş, karga suretinde görünebilirler. Ayrıca, büyük böcek, ağaç, toprak, ateş olarak ortaya çıkabilirler. Şaman, gerektiğinde bütün yardımcı ruhları dünyanın dört bucağında bile olsalar çağırabilir. Bu çağrıyı davul veya tefini çalarak yapar.
Şamanların asıl görevleri halk arasında oluşa gelen ak ve karanın yani iyi ve kötü ruhların dengesini sağlamaktı. Bunu da çeşitli büyüler yaparak sağlarlardı. Bu kendinden geçme yani vecd durumları o kadar aşırı bir hale gelir ve izleyenleri o kadar korkuturdu ki, o an Şamanın ölüp yeniden dirildiğine inanılırdı. Şamanlar o ayin sırasında bedenlerinin parça parça edilerek yendiğini iddia ederlermiş. Ve buna çok inandıklari için de bu duruma "Şaman hastalığı" ya da "mistik parçalanma" derlermiş.
Bir Şaman bilgi ve güç edinmek ve başka insanlara yardım etmek için normalde gizli olan bir gerçeklikle temasa geçmek ve onu kullanmak için kendi iradesiyle bir değiştirilmiş bilinç durumuna giren adam ya da kadındır. Şamanın emrinde en az bir ve çoğunlukla daha fazla ruhu vardır.
Koruyucu bir ruh olmaksızın bir Şaman olmak hemen hemen olanaksızdır, çünkü Şaman varlık ve edimleri normalde insanlardan gizli olan olağandışı ya da ruhsal güçlerle başa çıkabilmek ve onlara hakim olabilmek için bu güçlü, temel güç kaynağına sahip olmalıdır. Koruyucu ruh çoğunlukla bir güç hayvanıdır, yalnızca Şamanı korumak ve ona hizmet etmekle kalmayıp aynı zamanda onun için bir başka benlik ya da başka bir ben olan ruhsal bir varlıktır. Bir kişinin bir koruyucu ruha sahip olması onu tek başına bir Şaman yapmaz. Bir yetişkin bunu bilse de, mutlaka çocukluğunda bir koruyucu ruhun yardımını görmüştür; aksi halde yetişkinliğe erişmek için gerekli koruyucu gücü olmayacaktır. Koruyucu ruhları açısından sıradan bir insan ile bir Şaman arasındaki ana fark, Şamanın kendi koruyucu ruhunu değiştirilmiş bilinç durumundayken aktif olarak kullanmasıdır. Şaman koruyucu ruhunu sık sık görür ve ona danışır, Şamanik yolculuklarda onunla birlikte gezer, onun kendine yardım etmesini sağlar ve onu başkalarının hastalık ya da sakatlıklarının iyileştirmesinde kullanır. Koruyucu ruhtan başka, güçlü bir Şamanın belirli sayıda yardımcı ruhları vardır. Bunlar koruyucu ruhla karşılaştırıldığında bireysel olarak, daha küçük güçlerdir, fakat bir Şamanın elinde bunlardan yüzlercesi bulunabilir ve büyük bir toplam güç sağlayabilir. Bu yardımcı ruhların belirli amaçlar için özel işlevleri vardır. Bir Şamanın bunların geniş bir kitlesini toplaması çoğunlukla yıllar alır.
Şamanlar koruyucu yada himaye edici ruhun kişiyi hastalıklara karşı dirençli kıldığını düşünmüşlerdir. Bunun nedeni basittir ruh dış güçlerin istilasına dirençli olan güçlü bir beden sağlar. Şamanik bakış açısından güçle dolmuş bir bedende olağan gerçeklikte hastalık olarak bilinen istila edici, zararlı enerjilerin kolayca gireceği bir yer yoktur. Bir koruyucu ruh yalnızca kişinin fiziksel enerjisini ve bulaşıcı hastalıklara karşı direncini artırmakla kalmaz aynı zamanda kişinin zihinsel uyanıklığını ve kendine güvenini de arttırır. Bu güç kişinin yalan söylemesini bile zorlaştırır. Bir kimse depresyona girdiğinde, zayıf ya da hastalığa eğilimli olduğunda bu onun artık istenmeyen güç enfeksiyonlarına ya da istilalarına direnemediğinin ya da onları uzakta tutamadığının belirtisidir. Biz bunlara negatif enerjiler diyoruz.
Şamanik yetenek ya da potansiyel açısından cinsler arasında herhangi belirgin bir farklılık görülmemektedir. Birçok kavimlerde, Şamanizm uygulamasıyla pek az bağlantısı olan ekonomik ve toplumsal nedenlerle, Şamanların çoğu erkektir ama kadınlar çocuklarını yetiştirip orta yaşa ulaştıktan sonra isterlerse Şaman olabilirler, hem de çok güçlü Şamanlar olurlar. Orta Çağ ve Rönesans Avrupa'sında, dul ve yaşlı kadınlar benzeri biçimde, kısmen kendilerini desteklemek için, sık sık şifacı Şamanlar olmuştur. Tabii ki, Engizisyon onları, batılı olmayan toplumlardaki Hıristiyan misyonerlerinin hala çoğunlukla Şamanlara "cadı" demeleri gibi
onlara da"cadılar" demiştir.
Bir Şaman aynı zamanda, şu anda başka bir yerde ne olup bittiğini görerek durugörüye de yani klervoyansa da ulaşabilir.
Şaman gerçeklikler arasında gidip gelir, mistik yeteneklerle ilgili bilinç durumlarının büyülü bir atletidir. Şaman, olağan gerçeklikle olağan dışı gerçeklikler arasındaki bir aracıdır. Şaman aynı zamanda ruhsal gücünü insanlara yardım etmek, onları sağlıklı bir dengeye kavuşturmak için idare eden bir çeşit "güç simsarı"dır.
Özünde Şamanlığa kabul deneysel ve çoğunlukla derece derecedir. Şamanik bilinç durumuna nasıl ulaşılabileceğini öğrenilmesinden ve o durumda görme ve yolculuk yapmadan, kişinin kendi koruyucu ruhundan eminlik kazanması ve onunla ilgili bilgi edinmesinden ve Şamanik bilinç durumundayken onun yardımını sağlamasından ve bir Şaman olarak başkalarına başarıyla yardımcı olmayı öğretmekten oluşur. Daha ileri düzeydeki Şamanizmin belirleyici bir aşaması kendi yardımcı ruhlarından kişisel eminlik kazanmak ve bunlarla ilgili bilgi elde etmektir. Şamanlığa kabul hiç bitmeyen bir çabalama ve neşe sürecidir ve bir Şamanın statüsüyle ilgili belirleyici kararlar yardım etmeye çalıştığı kişiler tarafından verilir.
Yeni bir Şaman, temel ilkeleri, yöntemleri ve Şamanizmin kozmolojisini öğrendikten sonra, Şamanik uygulamalar ve yolculuklarla güç ve kişisel güç edinir. Bu bilgi elde edildikçe, Şaman diğerleri için bir rehber haline gelir. Örneğin, toplumdaki bir insan bir rüya ya da bir hayal görebilir ve Şamana bunun anlamını sorabilir. Usta Şaman kendisinin şimdiye kadar öğrendiklerinin ışığında "deneyimlediğin şey şu anlama geliyor..." diyebilmelidir. Şaman gizemleri açığa çıkaran, kişisel deneyimlerini bunlar sanki büyük bir kozmik yap-bozun parçalarıymış gibi sürekli olarak bir araya getirmeye çalışır. Kozmik yap-bozun üst düzeyindeki bilgisine ulaşmak için çoğunlukla yıllarca süren Şamanik deneyimlere gerek vardır ve usta bir Şaman bile bir ölümlünün yaşam süresinde yap-bozu tamamlamayı asla ummaz.
Kişinin Şamanik olarak görmesi Şamanik Bilinç Durumunda olur. Buna görselleştirme, hayal etme ya da güçlü gözü kullanma adı verilebilir. Böyle bir görme, değiştirilmiş bir bilinç durumunda yapılmakla birlikte, böyle hayalleri halüsinasyon olarak nitelendirmek ön yargı olur. Şaman hayali deneyimlerken hareket edemez ama etrafında neler olup bittiğinin bilincindedir. Şamanik bilinç durumu medyumların translarının tersine normal bilinç durumuna döndüğünde deneyimin tümüyle anımsanmasına izin verir. Transı hafiftir ve davul çalınması sürdükçe devam eder. Davul ve çıngırağın değişmeyen monoton sesinin başlaması onun beynine Şamanik Bilinç Durumuna dönmesi için sinyal verir ve deneyimli bir Şaman için bu sesleri duymak çoğunlukla hafif bir transa girmek için yeterlidir çünkü kendini bu seslere koşullamıştır. Şamanik Bilinç Durumuna girerken Şaman davulu kendi çalar ancak trans ağırlaşmaya başladığında davul çalma işini yardımcısı üstlenir.
Şamanik bilinç durumuna girmeye ayrıca şarkı söyleme ve danslarla da yardımcı olunur. Şamanın böyle durumlarda söylediği özel güç şarkıları vardır. Şarkılar, Şaman Şamanik Bilinç Durumuna yaklaştıkça temposu artan, yinelemeli ve monoton şarkılardır.
Şaman diğer türden büyücüler ya da büyücü hekimlerden esrime yada ekstaz dediği değistirilmiş bilinç durumunu kullanmasıyla ayırt edilir. Ekstaz ruhunu göğe yükseltmek ya da cehennemi mekanlara inmek üzere bedeninden ayırdığı dinsel bir trans yöntemidir. Bunun diğer bir tanımı da ruhsal yolculuktur. Şamanın transı kendi başına yaptığı bir şuur deneyimidir. Buna Samanik Bilinç Durumu denir. Bu bilinç durumu tedavi için uygun hayvanı, bitkiyi ve diğer güçleri bulabilmek için nereye yolculuk yapacağını bilebilmesi ve alt dünyaya nasıl ulaşım sağlaması gerektiğinin bilgisini içerir. Şamanik Bilinç Durumunda Şaman gördüklerinde tipik olarak tarif edilemeyen bir sevinci, önünde açılan güzel ve gizemli dünyalara duyduğu hayranlığı deneyimler. Deneyimleri rüyalar gibidir ama bunlar onun gerçek olduğunu hissettiği ve içinde hareketlerini denetleyebildiği ve maceralarını yönlendirebildiği uyanık rüyalardır.
Şaman açık bir biçimde görebilmek için karanlıkta ya da en azından gözleri örtülü olarak çalışan hünerli bir görücüdür. Bu nedenle Şamanlar uygulamalarını geceleri yaparlar ama Şamanik görme için karanlık tek başına yeterli değildir. Görücü aynı zamanda çoğunlukla davul çalma, çıngırak çalma, şarkı söyleme ve dans etmenin yardımıyla Şamanik Bilinç Durumuna girer.
Şamanın okuduğu hayır dualara "alkış" denir, Şamandan alkış alan bir kimse dileklerinin yerine geleceğine inanır.
Rüyalar Şamanik görüş açısından iki çeşittir. Olağan rüyalar ve olağandışı ya da büyük rüyalar. Şamanlar normalde yalnızca büyük rüyalarla ilgilenirler. Büyük rüya farklı gecelerde aynı biçimde görülen rüyadır ya da bir kez görülen ama uyanıkmış gibi canlı güçlü bir rüyadır. Şamanlara göre büyük rüyalar çoğunlukla koruyucu ruhlarının onlarla iletişimi ve ikazıdır. Büyük rüyaları olduğu gibi bir mesaj olarak alırlar ve uygulamaya sokarlar. Örneğin; Şaman eğer bir otomobil kazasında yaralandığını görürse bunu sembolik olarak bir arkadaşıyla beraber canlandırır böylelikle olayı yaşamış olur ve kimseye zarar gelmez. Bu bizim bilgimizdeki yakın çevremizdeki bir olayı gözlem yoluyla yasamamıza ve olayın bilgisini almamıza benzetilebilir.
Şamanlar uzaktaki bir yakınlarını iyileştirme işleminde bir nevi imajinasyon kullanırlar. Sessiz karanlık bir odada gözlerini kapatır, çıngırağını kullanır ve güç şarkısını söyler. Yüzünü hasta kişinin bulunduğu kentin yönüne döner ve yatağında yatmakta olan hastayı gözünde canlandırır o kişinin güç hayvanını geri getirmek için alt dünyaya yolculuk yapar ve hastanın yanına yollar. Bu bir nevi imajinasyon ve bizim tabirimizle uzaktaki birine enerji yollama gibi kabul edilebilir. Tek fark bizler güç hayvanı kullanmadan imajinasyon yeteneğinimizi, gücümüzü kullanır ve enerji yollarız.
Başka bir görüşe göre kenevir yardımı ile transa geçen Şaman rahip yani Kam kadınlık ve erkekliği kendinde birliğe getirip evrensel armoniye katıldığına inanırdı. Şaman güçlü bir ritim taşıyan müzik eşliğinde dans ederek esrimeye ulaşır ve sağaltımda bulunurdu. Şaman rahipleri erkeklerde olduğu gibi kadınlardan da olurdu ve bunlara Kam-hatun denirdi. Şaman gereksinmeye göre doğa parçalarını özellikle de hayvanları taklit ederek transa girer ve onların gücüyle birleştiğine inanırdı. Hayvanlardan en çok at ve kuşlar için transa girilirdi. Eğer kuşla bağlantıya girilecekse Kam başına kuş tüyleri takar ve uçma taklidi yapardı. Eğer at ile bağ kurulacaksa atın yürüyüşünü taklit ederek dans ederdi. Şamanların "ateş dansı" yaparak ateş karşısında transa geçmeleri gelenekleşerek Türklerde "ocak kültü" nü oluşturmuştur. Birçok inanç töre ve davranışın kaynagı "ocak kültü"ne dayanmaktadır. Gökte güneş, yerde ateş, evde ocak Şaman yaşamı için kutsal olmuştur. Bir Kam'ın Şaman düzeyine çıkabilmesi için önce doğa parçalarıyla bağ kurup transa geçmeyi başarması, sonra da bunu hayvanlarla başarması gerekirdi. Daha sonra "ateş" transına hak kazanırdı.Ancak en sonunda insanla bağ kurup kendinde kadınlık ve erkekliği transandantal-aşkın- birliğe ulaşmakla Şaman olabilirdi. Sha=kadınlık, Man=Erkeklik Şaman da kadınlıkla erkekliğin aşkın birlikteliği olarak yorumlanırdı.
-Giysi
Şamanın çesitli bölgelere ve zamanlara göre değişen bir kıyafeti vardır. Mesela; genellikle bir cübbe veya hırka, başa takılan bir serpuş veya maskeye benzer bir şey, eldiven ve yüksek konçlu ayakkabı, bazı aksesuarlarla beraber Şamanların kıyafetini oluşturur. Şamanların kullandığı, çeşitli hayvan derilerinden yapılmış, üzerine gök ve yer altı ruhları ile ilgili semboller yapılmış bir de Şaman davulu vardır.
-Tören
Şamanizmde törenler genel olarak ikiye ayrılmaktadır. Belirli günlerde yapılanlar veya önceden belirlenmemiş törenler. Bu törenlerde, çeşitli halkların inanç, gelenek ve göreneklerine göre farklılıklar olmakla birlikte mutlaka kurban adeti vardır. At ve koyun dışında kan akıtılarak sunulan kanlı kurban bilinmemektedir. Kutsal sayılan bir yere, bir değere bir şey sunmak, eşya adamak, Şamanın davuluna, kutsal ağaçlara bez bağlama, çeşitli maddelerden yapılan tanrı tasvirlerine yemek sunma, ateşe içki dökme ya da atma kansız kurbandır. Kansız kurbanların bir başka biçimi de ruhlara adanıp kırlara salıverilen hayvanlardır.
-Etkileri
Türklerin inanışlarında bugün bile Şaman geleneğinin izlerini görmek olası. Matem töreninde ölünün bindiği atın kuyruğunu keserek kurban etmek, ağacı kutlu saymak, uzun ömürlü olması, daha önce ölen çocuklar gibi ölmemesi için çocuklara Yaşar, Durmuş, Duran, Satılmış, Satı gibi isimlerin konması, türbelere adak adanması, dilek ağaçlarına çaput bağlanması gibi adetler ve nazar değmemesi için tahtaya ya da bir zemine vurmak bu kapsamda değerlendirilir.
-Tedavi
Şaman dizleri üzerinde kendi güç şarkısını söylemeye başlar ve emme işleminde kendisine yardımcı olacak ruhları çağırır. Aynı zamanda içinde kum ya da su olan hastadan çıkarttıklarını tükürmek için hazırladığı sepet ya da kabı kendisine doğru çeker. Çıngırağını hastanın üzerinde sallayarak güçlüce sarkı söyler ve kendisine emme işleminde yardım edecek ruhları çağırmak için konsantre olur. Diğer grup üyeleri de bir çember oluşturarak onun çabasına güç şarkısını söyleyerek katkıda bulunurlar. Şaman hastanın içindeki zararlı, istilacı güçlerin yerini bulmalıdır. Bunun için bir kehanet tekniği kullanır. Gözleri kapalı olarak elini hastanın bedeni ve kafası üzerinde ileri geri gezdirir, hastanın bedeninin belirli bir yerinden gelen özel bir ısı, enerji, titreşim hissi olup olmadığını yavasça keşfeder. Bir başka teknikse herhangi bir titreşimi hissetmek için hastanın üstünden bir tüy geçirmektir. Şaman belirli yeri hissettiğinde ya sessizce ya da şarkıyla çıngırağını hastanın üzerinde aynı tempoda çalarken iki yardımcı ruhu çağırır. Gözleri kapalı olarak yardımcıların yaklaştığını gördüğünde Şaman onlardan ağzının içine girmelerini ister. Onlar burada Şamanın hastadan emeceği güç istilasını hapsedecek ve içlerine alacaklardır. Ve Şaman hastanın bedeninde zararlı istilayı hissettiği yeri bütün gücüyle emer. Bu elbisenin üzerinden yapılabilir ama elbisenin o bölümünü açmak ve deriyi fiziksel olarak emmek çoğunlukla daha etkilidir. Şaman bu işlemde gördüğü kötü yaratığın ağzından ve boğazından geçerek midesine gitmemesi için çok dikkatli olmalıdır. Eğer kazayla onu yutarsa onu çıkartmak için başka bir emen Şamanın yardımı istenir. Bu Şamanların partnerlerinin olmasını istemesinin başka bir nedenidir. Şaman gerekli olduğu kadar tekrar tekrar emer ve kuru kusar. Bunu bazen istemsiz şiddetli bir öğürmeyle yaparlar. Şaman her kuru kusuştan sonra işlemi yineleyecek kadar güçlü olana kadar konsantrasyonunu güç şarkısını söyleyerek ve yardımcı ruhlarını canlandırmak üzerine odaklanarak yeniler. Bu devreleri elini hastanın üzerinde ileri geri hareket ettirdiğinde ısı, enerji ya da titreşim yayıldığını hissetmeyene kadar sürdürür.
Diğer bir yöntem ise tütün tuzaklarıdır. İstilacı ruhların tütünden zevk aldıklarına ve ona çekildiklerine inanılır. Bu yöntemde tütün paketleri ya da içinde tütün olan minyatür bez keseleri kullanılır. Yerde ya da bir zeminde yatmakta olan hastanın etrafında tütün paketlerinden çember yapılır sonra saman zararlı güç istilasını hastadan çıkartmaya çalışır, zararlı güçler hasta bedenden çıkıp tütünlere geçer ve bu çalışma bittiğinde tütün paketleri bir top halinde yuvarlanır ve derhal uzak bir yere götürülür. Orada top açılır ve tütünler ağaç dallarına asılır. Böylelikle ruhlar zarar verebilecekleri insanlardan uzak bir yere dağıtılmış olur.
Başka bir yöntemse Şamanın hastanın hastalığıyla özdeşleşmesidir fakat tehlikelidir çünkü bu yöntemde Şaman hastaya zarar veren güçleri kendi üzerine almaktadır. Şaman önce hastayla hastalığı ile ilgili konuşur acısını, hissettiklerini kendi içinde hissetmeye başlar. Sonra hasta gibi olmanın nasıl birşey olduğunu, hastanın yaşama bakışının nasıl olduğunu ve hastanın sorunlarının, umutlarının neler olduğunu öğrenmeye çalışır. Şaman kendisini duygusal olarak hastayla özdeşleşebileceğinden emin olduktan sonra sağaltım çalışmasına başlamaya hazırdır. Bu noktada hasta ve Şaman insanların yerleşmemiş olduğu bir araziye gider. Şaman çıngırağı ve güç şarkısıyla koruyucu ruhunu ona yardımcı olması için uyandırır. Hasta bu aşamada onun arkasında sessiz durur. Şaman kendini güçlü hissettiğinde o ve hasta yavasça elbiselerini çıkartarak değiştirirler.
Saman hastanın elbiselerinin her bir parçasını giydikçe hastanın ağrılarını ve dertlerini üzerine almak ve hastanın kişiliğini almak üzerine konsantre olur. Şaman son giysi parçasını giydiğinde artık hasta olduğunu hissetmeye başlamalıdır. Şaman ve hasta çıngırak eşliğinde dans eder. Hastanın tamamen iyileştiğini hissedene kadar elini hastanın üstünde tutar. Eğer çalışma doğru yapılmışsa Şaman hastalık ya da acı dalgalarının üzerinden geçtiğini hisseder yani bir nevi katalizörlük yapmış olur. O anda Şaman 100 metre kadar koşar, durur ve kollarını öne doğru uzatır tüm kuvvetini hastaya acı veren ve şimdi kendi üzerinde olan istilacı gücü atmaya odaklar ve bu zararlı gücü gökyüzüne uzağa fırlatır. Şaman bu işlemin bitişini hastanın derdinin ve kişiliğinin kendi bedeninden alınması hissiyle bilir.
Şamanizm günümüzde Türkler ve diğer Orta Asya halklarının hayatını değişik oranlarda etkilemeye devam etmekle birlikte halen Orta Asya'da başlı başına bir din olarak devam etmektedir. Tatarların bir kısmı özellikle Hakasya Türklerinin hemen hemen tamamı Şamanisttir. Günümüzde Rusya, Moğolistan, Tacikistan, Kazakistan gibi ülkelerde Şamanist topluluklara rastlanmaktadır. Sayıları gittikçe azalmakla birlikte günümüzde yaklaşık 650.000 kadar Şaman olduğu tahmin edilmektedir.
Kaynak : Rezzan Pişkin / Şamanın Yolu - Michael HARNER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder